4 Kasım 2009 Çarşamba

yazı kim özlemez ki sevgilim!
hangi yazı unutabiliriz ki?pardon derken hangi cümleler eksik kalmış, kaç aşktan geçmişiz.
ve huzursuzdum
yollar kaygandı, sürüklendim.
şimdi beyninin kıvrımlarındaki akışı merak ediyorum.

yaprakyaprak

yemek yedim.kendimle yine ilgilenmedim.fotoğraf çekmiyorum.house izlemem lazım ki house'u seviyorum.nihalle behlül evlenicekmiş.
ders çalışmaya çalışıyorum.aşkı memnuyu da izlemiyorum.dün azıcık fotoğraf çektim boktan.pazar günü azıcık fotoğraf çekildim boktan.
hayatım nasıl geçiyor anlamıyorum sıkılmayı özledim fakat sıkılmaktan korkuyorum.o
çok yoğun benden bile yoğun yürüyorum .birşeyler karalamam lazım yoksa depresyona girerim biliyorum bir de iyi ki arkadaşlar var yoksa hayat daha boktan olurdu.
ablam sözlendi.

31 Ağustos 2009 Pazartesi

yaşantımızın neresi eksik?

27 Ağustos 2009 Perşembe

periperiperi

Üşengeciz dedim.Dün gece defalarca bu cümleden kurdum ilham perisi saçmalığının beklerken gelmeyeceğini bilerek.
Sonra düş kurarsam geçer belki dedim uyumaya daldım.ne zaman uyursam geçer dedim Zeus'a inanmadı.inanamadı Zeus.
Ekilew'e söyledim inandı, benimsedi hemen.Biliyordu üşengeciz biz.
Heyecanlandıran birçok şeyler dönüyor çevremde onlara bile umarsızım yeni başladığım hikaye için bile fazladan peri bekliyorum.
Bu dönüm noktaları bana göre değil yani ne zaman bir dönüm noktasına girsem amaç valiz, bavul ne varsa toplamak olsa kalıyorum öylece ne gidebiliyorum bir adım öteye ne de kalabilmeye cesaretim var.
ne zaman gitmeyi denesem yıldızların bana verdiği kişiliğin etkisiyle çakılakalıyorum
bu süreci normal süreçler gibi atlatamıyorum.
Hep sanki eksik gidiyorum varacağım noktaya, hatırlayamayınca neyin beni eksilttiğini yine bir nöronumu kaybettim diyorum.
uyuyorum.

8 Ağustos 2009 Cumartesi

yağmur yağacak gibi

hava öyle bulanıkki aklıma bu şehirden ilk ayrılışım geliyor.
babam balkonda içkisini yudumlarken, tvde çalan güzel hüzünlü bir sezen
parçası..hava serin, hava bu şehirden daha nemli.yaşadığım anlardaki hissettiğim
sıradanlıktan kurtulmamı sağlayan küçük mutlu yorgunluklar geliyor aklıma.
sonra Bahadır Akkuzu öldü diyor bir ses.tanımıyorum diyorum sonra fotoğrafına bakıp
tanıyorum ulan diyorum.mutlu olmuş belli diyorum öldüğüne, yoksa ardından evleri basan seller olmazdı, ardından hala böyle kalamazdık diyorum.
sevdiğim insanları anımsamak adına geçmişe dönüyorum(her iyi ya da kötü olayda bunu yaparım ben) aklıma bir parça geliyor
kişisel bir şey değil bu yaşamak zor buralarda diyen.halbuki burda yaşamak öyle güzel,öyle kolay ki.bir yere gitmemekte kararlı olan komşu kızını düşünüyorum.
onun gelmek ya da gitmek bilmeyen özlemlerini anımsıyorum.
sonra kendim için bir parça istiyorum sezenden sarı odalar adındaki
bu şarkı güzel ulan diyorum sessizce
sonra eşlik ediyorum ona
uzak benden aşk uzak artık diyerek,sanki sevgilim yokmuş gibi.
yokluğunu inkar edermiş gibi.sezen de içten söylüyor sanki sevgilisi yokmuş gibi,halbuki varmış gibi.
karşı evde oturan sürekli maç izleyen insanlar geliyor aklıma.maçı değil, onları değil her sayıdaki sevinçleri izlerdim kitap okuma bahanesiyle.
sevinçleri öyle sıradan öyle doğal.kızgınlıklarıysa çabuk geçerdi.
ruhlarına dokunan her duygu o an için durur sonra uçup giderdi.
onları düşünerek yeni komşuları seyrettim kadın bağırıyordu yavrucağa, yavrucak bağırıyordu annesine.

aslında bir konu yok

aslında bir konu falan yok.hepsi beynimizin bize oynadığı oyundan ibaret.
aslında buraya,sana,bana ait hiçbirşey yok sadece yaşayıp,duyup, görüp, her sevdiğimizle sevişiyoruz.bazen karın dokunmadan yağması gibi duraksayarak akıyoruz bu devinimin içinde.kelimelerimiz bizden habersiz uçarken, rüzgar saçlarımızı savurmak istediğimiz yerden değil karşımızdan eserken düşünmeye bile vaktimiz yok.
egomuz için yaptığımız tüm savaşlardan yenik düştüğümüzü bile bile egomuza arkadaş arıyoruz. halbuki insan evladı yalnız olmaya alışmalıdır buyurmuş derviş.
beraber olduğun insanların zamanını çalmasına bile karşı çıkan bu kör cahil devir ne duyguyu önemser ne de konuşulması gereken konuları.
bu yüzden cevapsız kalır neden sorularımız
bu yüzden her tartışmada mutlaka birilerinin uykusu gelir.
telif hakkı vs yemeden üstte gördüğünüz fotoğraf namı değer amazonçocuğuna aittir ben nasıl prensessem o arkadaşta amazondur, çocuktur bir de çok duygusaldır.teşekkürü borç bilip çık şu ruhsal deviniminden derim.
görüşürüz